Fatihlilerle bir araya gelen Seksenler dizisinin başrol oyuncusu Şoray Uzun, gezi programı yaptığı dönemdeki programları eleştirerek, “Baktık millet dünya plajlarında, biz de Kastamonu’nun Pınarbaşı’nda bir plaja gittik. Orada 100 dolarlık mayokini giyenlerle değil de şalvarlı teyzelerle konuştuk” dedi.
soray-uzun-ahmet-yenilmez  Fatih Belediyesi tarafından her ay düzenlenen söyleşiler kapsamında Ahmet Yenilmez’in bu ayki konuğu, Seksenler dizisinin ünlü oyuncusu Şoray Uzun oldu. Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde Fatihlilerle bir araya gelen oyuncu Şoray Uzun, yaşantısından meslek hayatına, kendi programından farklı programlara kadar merak edilenleri dinleyicilerle paylaştı.
“Özel televizyon kanalları açılınca ben dahil önüne gelen televizyonda iş yapar oldu” diyen oyuncu  Şoray Uzun, “Ben de şöhreti ilk tanıdığımda hiç sevmedim. Pek bana göre olmadığını da anladım ama mesleki anlamda çok konforlu bir meslek. Bu mesleği seçmenin Allah’ın lütfu olduğuna inanıyorum ve her gün hamt ediyorum. Hatta bazı meslek gruplarını görünce Allah herkesi benim kadar şanslı etsin dedim” diye konuştu.
Hayat hikayesini seyircilerle paylaşan Uzun, kendisinin televizyon karşısında izleniyor olmasının tamamıyla iş yapma koşullarından ortaya çıktığını da dile getirdi. Magazin ve paparazziliğin karıştırılmaması gerektiğini söyleyen Uzun, kendi dönemlerinde yapılan programlarla kendi programlarının farklı yapısal özelliklere sahip olduğunu söyledi.
Şoray sözlerine şöyle devam etti:
“Magazin, eski imparatorun eski dansöz arkadaşının nerede görüldüğü değildir. Bu bir paparazziliktir. Magazin; stüdyonun dışında yapılan mülakatlardır. Yani magazin; köylüyle, işçiyle, tersanedeki pervaneyi kaynak yapan bir adamla, pamuk toplayan teyze demektir. Yani karıştırılmaması gerekir. Baktık millet dünya plajlarında, biz de Kastamonu’nun Pınar Başı’nda bir plaja gittik ve oranın bize  uygun olduğun gördük. Orada 100 dolarlık mayokini giyenlerle değil de şalvarlı teyzelerle konuştuk. Sonra fark ettim ki bu Anadolu’nun görünümü metropolden farklı, metropolün medya plazasından farklı, haber dairesinden, sokağından, İzmir’inden, Ankara’sından farklı. Yani gördük ki birkaç farklı Anadolu var. Bu yüzden de biz dedik ki gerçek bir magazin yapalım.”
Gezi programını parası pulu için değil, inadına yaptığını vurgulayan oyuncu ve sunucu Şoray Uzun, inadının sebebini ise şöyle açıkladı:
“Televizyonlarda Anadolu hep dökülmek zorunda. Zihinlerde sürekli şu kaydedilmeye çalışılıyor: Orası hep dökülen bir yer, orada herkes mutsuz. Bütün çiftler zorla evlendi, bütün babalar aslında babalarından nefret ediyor, bütün insanlar aslında devletleriyle hiç barışık değil, aşk evlilikleri yapan herkes kaçmak zorunda, geri geldiklerinde ise aileleri onları bir şekilde kabul etmemiş. Bunların hepsi külliyen yalan. Hem de kuyruklu yalan. Aşkın kralı da orada, baba-oğul ilişkisinin en duru en güzel hali de orada. Bu yüzden bu programı yapmıştım.”
Gezi programlarının dışında farklı bir projelerde yer almak istediği için Seksenler dizisinde oynadığını dile getiren Uzun, “12 Eylül’ü bilmeyen ciddi bir kuşak var. 12 Eylül öncesi gözümüzün önünde biri farklı düşünüyor diye bir farklı düşünen kişi onu öldürüyordu. Babanın karşısında bacak bacağa atılmanın ayıp olduğu, babanın yanında kahvede oturmanın bile ayıplandığı bir dönemi anlatıyoruz. Biz bunları gördük gördüklerimiz kadarıyla da işliyoruz” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir