Kırşehir Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), eski belediye başkan aday adayı, iken partinin istişaresi sonucu il genel meclis adaylığını açıklayan Avukat Bülent Demirbaş, demokrasi paketini değerlendirdi.
demirbas  Demirbaş yaptığı açıklamada, “Bu millet tarihte de halka rağmen yapılmış sözde demokrasi paketleri gördü. Ancak hepsi hüsranla sonuçlandı. 30 Eylül 2013 tarihinde başbakan tarafından bir  “demokratikleşeme” hamlesi olarak lanse edilen paket açıklandı.
Görülen o ki milleti yeni hüsranlar bekliyor. Açıklama öncesi bu paketin ülkede yaşayan 76 milyonu ilgilendirdiği ve her kesimi memnun edecek düzenlemeler barındırdığı belirtildi.   Paket açıklandı ne Türkler, ne Kürtler, ne Aleviler ne de toplumun her hangi bir kesimi memnun olmadı.
Hatta paketin bölünmeye doğru gidiş olduğu yönündeki görüşler baskın çıktı. Toplumda oluşan, paketin terörist başı cani Apo ve Kandil merkezli terörist görüşleri doğrultusunda hazırlandığı itirazları ise yabana atılır gibi değil.
Ben bu paketin analizini yapmadan önce, bu paketin ataları olan başka paketleri hatırlayalım. Osmanlı Devleti de batılılaşma uğruna, sözüm ona medenileşme uğruna başta İngiliz ve Fransız devletleri görüşleri ve yönlendirmeleri ile bazı paketler(!) açıklamıştı.
Gündemdeki paketin analizinin daha sağlıklı yapılması ve arka planının daha iyi kavranması için bu yazımızda tarihimizdeki demokrasi/batılılaşma adına yapılan paketlerden ilki olan “Tanzimat Fermanını” hatırlayın.
Bu fermanın hazırlanmasında da halkın bir rolü ve baskısı yoktur. Padişah Abdülmecit, Mustafa Reşid Paşanın telkiniyle Mısır meselesinde Avrupa devletlerinin desteğini kazanmak için bu fermanı ilan etmiştir. Tanzimat fermanı mevcut olan siyasi bir sisteme ve rejime karşı kamuoyunun bir reaksiyonu veya birleşmesinden doğmuş değildir. Milletin rolü yoktur Padişahın tek taraflı arzusu ile oluşmuştur.
Ferman yabancı devletlerin Osmanlı Devlet’inin içişlerine karışmasına imkan sağlaması bakımından da dikkat çekmiştir. Azınlık ayaklanmaları engellenememiştir.
Merkezi otorite iyice zayıflamıştır.
Kırım Harbi’nin son yıllarına doğru kaleme alınan Islahat Fermanı, Osmanlı imparatorluğu içinde Müslüman olmayanlara verilen haklar açısından önem taşır.  1856 Islahat Fermanı ile tüm din ve mezheplerin törenleri serbest bırakılmıştır.
Din ve mezhep değiştirme konusunda herhangi bir zorlama yasaklanmıştır. Gayrımüslimler ve yabancılar hedef alınarak çıkarılan bir fermandır.
Tanzimat fermanında da olduğu gibi ıslahat fermanında da başlıca düşünce, tebaayı ırk ve din farkı gözetmeksizin kaynaştırmak ve imparatorluğun mukadderatı ile ilgili bir Osmanlı topluluğu yaratmaktı.
Sonuçta ne olmuştu? Ferman Müslümanlardan ziyade yabancıların haklarını genişletmiş, bu durum Müslüman tebanın tepkisine neden olmuştur. Ferman sonrası açılan okullar zamanla ırkçı bir nesil yetiştirmiş ve bu durum Osmanlı Devleti’nde dağılmayı hızlandırmıştır.
Ayrıca patrikhaneye meclis açmak izninin verilmesi gayri müslimlerde bağımsızlık eğilimini artırmıştır, Avrupalılar yine Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmaya devam etmiştir. Osmanlının parçalanma sürecini hızlandırmıştır. Osmanlıcılık düşüncesinin ürünü olan Tanzimat ve Islahat fermanları toplumsal dengeyi zedelemiştir.
30 Eylül’de AKP hükümetinin açıkladığı paket bana bunları hatırlattı. Zira paket halka rağmen halk için halktan gizli hazırlanmıştır. Bu paket bu haliyle adında “demokrasi” kelimesini hak etmiyor bir kere. Toplumun tamamını değil belli bir grubun çıkarları gözetilmiştir. Korkarım ki Ulus devlet modelinden, ABD denetiminde yapay bir Osmanlıcılık tezlerine geçiş işaretleri veren “paketler” zinciri, devletin bekasını tehlikeye atmaktadır. Devletin kurucu unsuru “Türk Milletinin” yok sayılması süreci geri tepecek ve hükümete seçimlerde bu millet “yeter artık söz milletin diyecektir” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir