Modern insan aslında varlık ile yokluk arasında bocalayan bir özne. Bir tarafta insanlık tarihinin hiç görmediği kadar geniş imkanlara sahibiz. Modern bilim ve teknoloji, dünyayı küçük bir köy haline getirdi. Ülkelerin elinde yüz milyarlarca dolarlık kaynak var.

tasavvufAma buna rağmen dünyada o kadar çok adaletsizlik, zulüm, savaş, haksızlık, açlık, salgın hastalık var ki insan bu acziyet karşısında şaşakalıyor. İnsanlık varlık içinde yokluk çekiyor.

Fakat asıl önemlisi, bu kadar maddi varlık ve imkan, insanı daha mutlu, daha mutmain, daha kanaatkâr, daha adil ve paylaşımcı yapmıyor. Tersine, daha fazla kazanç, kâr ve iktidar hırsı insanı insanlıktan çıkartıyor, onu bir canavar haline getiriyor. Kendi başına bırakıldığında bu canavar sadece adalet üretmiyor; tersine savaş ve zulüm yapıyor. Kendine zarar vermenin ötesinde bütün insanlığı ortadan kaldıracak, yeryüzünün sonunu getirecek kitle imha silahları, biyolojik ve kimyasal silahlar yapabiliyor. Bunları kullanabiliyor.

Bu canavara kim nasıl dur diyecek? Ülkelerin ve uluslararası kurum ve kuruluşların alacağı tedbirler ancak bir noktaya kadar etkili olabilir. Siyasî ve ekonomik yaptırımlar kısmen işe yarayabilir. Yirminci yüzyıl, yarım kalmış ve akamete uğramış onlarca böyle girişimle dolu.

Asıl yapılması gereken bir zihniyet devrimidir. Hayata, varlığa, tabiata, insana, çevremize, diğer insanlara bakışımızı köklü bir şekilde değiştirmeden insan onuruna yakışır ve adalete dayalı küresel bir düzen kurmak mümkün olmayacaktır.

Tasavvufun maneviyat ve ahlâk yolu, bu zihniyet devriminin ipuçlarını bize vermektedir. İç huzuruna kavuşmuş, çevresiyle, tabiatla ve Rabbiyle barışık insanlar ancak yeni bir dünya düzeni kurabilir. Kendi iç disiplinini ve huzurunu tesis edememiş toplumların kurduğu bir medeniyet ve dünya düzeni ancak kaos, haksızlık ve gözyaşı üretir.

Maneviyat yolu olarak tasavvuf, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde insanlığa bir çıkış yolu sunmaktadır. “Ben kimim ve ne için varım?” sorusunun cevabını ne tek başına felsefe, ne siyaset yahut bilim verebilir. Bu soruların cevabını ancak ve ancak yüksek bir atıf çerçevesi içinde yani metafizik bir ilkeye bağlanarak bulabiliriz.

Bir tarafta nihilist, yani hayatın anlamından mahrum bir nesne haline gelen, öbür tarafta bir canavara dönüşen insanoğlunu dengede tutacak olan şey, onun uhrevî, ahlâkî ve metafizik bir ilkeye tabi olması ve beşeriyetten insaniyet makamına yükselmesidir. Tasavvufun insanları davet ettiği ahlâk ve irfan yolu, hem hayatımıza anlam katar hem de bizi ifrat ve tefritten, her tür aşırılıktan muhafaza eder.

Toplumda bir düzen inşa etmek için de ahlâk ve irfan yoluna ihtiyacımız var. Ahlâkî değerleri tefessüh etmiş, birbirine düşmüş, başkalarını düşman gören, onların zafiyetleri üzerine iktidar kurmaya çalışan bir toplumun barış ve huzur üretmesi mümkün değildir. Erdemli bir toplum ideali için çalışmak, adalet ve paylaşıma dayalı bir toplum düzeninin birinci şartıdır.

Erdemli toplum, özünde ahlâkî bir toplum tasavvurudur. Yani toplumun adalet, hak, hukuk, eşitlik, paylaşım, saygı, cömertlik, emeğe saygı, yapılanı takdir etme gibi temel ahlâkî ilkeler etrafında şekillenmesidir. İşte bu ideale ulaşmak için de tasavvufun ahlâk ve irfan yolunun kılavuzluğuna ihtiyacımız var.

İnsanlık maddi, ekonomik ve teknolojik olarak çok ileri noktalara gelmiş olabilir. Ama bu onun kemal mertebesine ulaştığı anlamına gelmez. Şu haliyle dünya, gittikçe hızlanan, hızlandıkça da parçalanma ihtimali artan bir araca benziyor. Son sürat giden ama istikametini bilmeyen, nereye ne için gittiğini idrak edemeyen bir araç, en nihayetinde kendi sonunu getirir.

Bu gidişe dur demek için çok sağlam ilkelere ve kurallara ihtiyacımız var. Bu ilkeleri kafamıza göre oluşturmak durumunda değiliz. Zira zaman ve mekan üstü bu ilkeler zaten mevcut. Önemli olan temiz suyu hangi kaynaktan alacağımızı bilmek.

Tasavvufun yüzlerce yıllık ahlâk, irfan ve irşad yolu, işte bu temiz suyun menbaıdır.

Halil Akgün / Semerkand dergisi / Ocak 2012

Kaynak: Serhaber

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir