Ahi Evran Üniversitesi’nin akademik yılı açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Üniversiteler; ifade hürriyetinin, bilimsel araştırma hürriyetinin ve araştırma sonuçlarını ortaya koyabilme hürriyetinin kaleleri olmalıdır” dedi.
Üniversitelerin bilimsel özgürlüğün, en üst düzeyde gerçekleştirdiği yerler olması gerektiğini kaydeden Bozdağ, “Sadece bilimsel özgürlüğün değil, ifade hürriyetinin de en üst düzeyde gerçekleştiği yerler olmalıdır. Her düşünce kendisini Ahi Evran Üniversitesi’nde, veya Türkiye’nin bütün üniversitelerinde kendini özgürce ifade edebilme imkanını bulmalıdır. Bundan dolayı hiçbir düşüncenin sahibi kınanmamalı, itilmemeli ötekileştirilmemelidir. Üniversitelerde biz düşüncelerimizi paylaşamazsak kendimizi özgür şekilde ifade edemezsek, kendi kendimize oto sansür uygularsak o zaman başka yerlerde özgür düşünceyi yüksek sesle müdafaa etme imkanını asla kendimizde bulamayız” şeklinde konuştu.
Türkiye’de eleştirilen üniversite sayısın aslında yeterli olmadığın hatırlatan Bozdağ, “ABD’de 5 bine yakın üniversite var. Amerika’nın nüfusu 280 milyon civarında. Burada bakılması gereken 75 milyonluk Türkiye’de kaç üniversite gerekir. Bunun hesabını yaptığınızda, bugün 168 üniversitemiz var diye övünüyoruz. Bilgiye hükmedenlerin olduğu yerlere baktığınızda oradaki üniversitelerin ve akademisyenlerin sayısına baktığımızda Türkiye’nin geldiği noktaya baktığımızda biz çok da iyi bir noktada değiliz. Daha iyi bir noktaya gitmemiz lazım. Amerika’da akademisyen olarak çalışan 4 bin tane Türk var. Başka ülkelerde de çok değerli insanlarımız var” dedi.
YÖK yasası konusunda yeni bir çalışma yapıldığını bildiren Bozdağ, “Bu çalışma çerçevesinde, Anayasa’nın ortaya koyduğu bazı engeller var. Bu engellerin dışında kalan alanlarda önemli iyileştirmeler yapılacak. Ekonomik anlamda da önemli adımlar bu noktada atılacaktır. Biz, bir yanda Ar-Ge’ye ayırdığımız bütçeyi arttırırken, öte yandan başka alanlarda da adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Çünkü büyük Türkiye’nin bütün güç kaynağı bizim üniversitelerimizdi, bilim adamlarımızdır, geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimizdir” dedi.
Bozdağ, “Ne yazık ki, Türkiye’de zaman zaman üniversiteler, ideolojilerin kaleleri oldu. Eğer bir yerde ideolojinin kalesi herhangi bir üniversite varsa, orada esir insanlar var demektir. Orada akıllar esirdir. Orada kalpler esirdir. Orada hür fikir, doğru fikir ortaya çıkmaz. Ben şahsım adına geçmişte ideolojik olarak düşünmüş olan ama hayatımın ideolojik düşündüğü yılları kayıp yıllar kabul eden bir kardeşinizim. Çünkü, bir kişi bir ideolojiye inandığında onun hürriyeti elinden gidiyor. Akli, kalbi, her türlü hürriyeti gidiyor” ifadelerini kullandı.
Bekir Bozdağ, “Bir takım kişileri putlaştırarak, aşılmaz kişiler görerek eğer akademisyenlik yapılmaz. Artık Türkiye, ideolojilere esir olmadan bütün ideolojileri kendisine esir ederek yürüyecek bir anlayışla yoluna devam etmelidir. Falanca üretmiş o benim esirim olsun, filancanın düşüncesi, o benim esirim olsun. Ben onu alayım kullanayım ben ona hükmedeyim. Fikirlere hükmeden ideolojileri ülkesinin insanının menfaati için kullanabilen bir yaklaşımı ortaya koymamız lazım. Bu ülkede insanlar büyük bedel ödediler. Bir zaman üniversitede profesörler nöbet tuttular. Başı örtülü olan bir öğrenciyi üniversiteye sokmamak için. Oldu mu bunlar, oldu. Mahkemeler karar üzerine kararlar yazdılar. Üniversitede başörtülü okumak anayasaya ve yasalara aykırı ve bu kararlar doğrudur diye kararlar yazdılar. Bu kararlar doğru değil. İdeolojiyi anayasa ve yasalar yerine ikame ederseniz bu tür kararlar çıkar” dedi.
Başbakan Yardımcısı Beki Bozdağ, Ahi Evran Üniversitesi’nin Türkiye’nin bugününe ve yarınına büyük katkılar sunduğuna ve bundan sonra da sunacağına yürekten inandığını söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir